“2. Dünya Savaşı’ ndan buyana dünyanın karşılaştığı en ağır kriz olarak nitelenen Corona Virüs salgını insanlığı yeni bir sınava tâbi tutarken, sağlık hizmetlerine erişimin büyük önem kazandığı bu günlerde, kimi ülkeler açısından adeta bir turnusol görevi îfa etmektedir.
Mensubu olduğumuz medeniyet bize öğretmiştir ki, hayat hakkı kutsaldır ve bir insanı kurtaran tüm dünyayı kurtarmış gibidir. Bu noktadan hareketle, ayrım gözetmeksizin her bir ferdin sağlık hizmetlerine erişme ve eşit bir şekilde faydalanma hakkı en temel haktır. hiçbir gerekçeyle gasp edilemez. Tüm dünyanın vahşi bir terör devleti olarak tanıdığı İsrail ve sözüm ona medeni Avrupa Devletleri, alt yapısı çöken sağlık sistemlerini ve kapasite yetersizliklerini bahane etmek suretiyle öncelik sınıflandırması yapmıştır. Bu çerçevede, engelli ve kronik rahatsızlıkları bulunan dezavantajlı kişileri solunum cihazlarından ve yataklı hizmetlerden faydalanacak en son insanlar grubuna dahil etmiş ve bunu da yasal düzenleme altına almıştır. Bu yaklaşımın, tüm uluslararası sözleşmeleri ve insan hakkı beyannamelerini en basit deyimiyle ayaklar altına almak, engelli ve kronik hastaları kendi hallerine terk etmek anlamına geldiği aşikârdır.
Faşist idarecilerin sebep olduğu, insanlık tarihinin en büyük trajedisi olarak nitelenen ve sonucunda yetmiş milyon insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın da engelli hâle geldiği 2. Dünya savaşı sonrasında şekil alan, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi" nin 3.maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 2. maddesinde ifadesini bulan yaşama hakkı, devletlerin güvencesi altındadır ve olağanüstü dönemlerde dahi bu hakkın ihlal edilmesinin hiçbir gerekçesi olamayacağı ve her daim korunacağı teminat altına alınmıştır. Bütün bu yasal düzenlemelere, haklara rağmen meydana gelen bu hadise bizi endişelendirse de şaşırmadık. baş soykırımcı Benjamin Netanyahu’nun ülkesinin şimdiye kadar yaptıkları karşısında bunu da görmekten ötürü şaşırmadık.
Sahilde oyun oynayan çocukların başlarına kullanımı yasaklanmış bombalarla saldıran, yayın yapan muhabirlerin üzerinden buldozerle geçen, taş atan çocukların üzerlerine mermi yağdıran, uydurma gerekçelerle insanların hanelerine tecavüz edip, evlerini başlarına yıkan, onların arazilerine istila eden, tarihi yağmalayan siyonist, barbar İsrail’in bu yaptığına açıkçası şaşırmadık. Gayrı medeni bir tavır sergileyen başta İtalya ve İspanya olmak üzere tüm Avrupa’ya ve insanlığın gaddarane, zalimane yüzünü temsil eden siyonist İsrail’ e hatırlatmak isteriz ki, her tür koşul altında, ayrım gözetmeksizin herkese eşit muamele yapmak temel insan haklarındandır.
Özellikle de insanların yaşama tutunmalarını temin eden sağlık hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlandırmak devlet olmanın gereğidir. Bu günler de elbet geçecek; ancak, kimi devletlerin salgın sürecinde
verdikleri kötü sınav insanlık tarihine kara bir not olarak düşülecektir. Bu sebeple, Engelsiz Eğitim Çalışanları Sendikası olarak, bu anlayışı tel’in ediyor, söz konusu devletlere bu yanlıştan bir an evvel dönmeleri hususunda çağrıda bulunuyoruz.
Resul PARTİCİ
Engelsiz Eğitim Çalışanları Sendikası Genel Başkanı