Hemşireler Geçinemiyor!

TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu CHP Grubu Sözcüsü Ünal Demirtaş, Türk Hemşireler Derneği Başkanı Azize Atlı Özbaş ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte TBMM’de bir basın toplantısı yaptı. Hemşirelerin sorunları ile ilgili olarak yapılan toplantıya TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyeleri CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko da katıldı.

Toplantıda CHP Zonguldak Milletvekili Demirtaş; "Hakları ödenmez' denilip, gerçekten de 'hakları ödenmeyen' hemşirelerin sorunları artık çözümsüz bir noktaya geldi” dedi.  Hemşirelerin sorunları ile ilgili olarak bir meclis araştırma komisyonu kurulmasını isteyen Ünal Demirtaş, aynı zamanda konuyla ilgili soru önergesi de verdi. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu CHP Grubu Sözcüsü Ünal Demirtaş, meclis başkanlığına sunduğu önergelerinde şunları ifade etti;

“SAĞLIK SİSTEMİ SORUNLAR YUMAĞI HALİNE GELDİ

Sağlık sisteminde çok büyük sıkıntılar olduğunu söyleyen Ünal Demirtaş; “Ülkemizde sağlık sistemi, Ak Parti İktidarı’nın, 20 yıldır uyguladığı yanlış sağlık politikaları nedeniyle sorunlar yumağı haline gelmiştir. Üstelik Covid-19 süreci ile bu sorunlar çok daha fazla artarak devam etmiş ve derinleşmiştir. Bugün, sağlık sektöründe çalışan, hasta bakıcısından başhekimine, sağlık teknikerinden doktoruna kadar tüm sağlık çalışanlarının çözülmeyi bekleyen çok önemli sorunları vardır. Ancak tedavi ve rehabilitasyon ile koruyucu sağlık hizmetleri açısından kilit bir görevi üstlenmiş olan hemşireler, sağlık çalışanlarının, büyük mağduriyetler yaşayan önemli bir kesimini oluşturmaktadır. Büyük bir çoğunluğu kadınlardan oluşan hemşireler, düşük ücretler karşılığında, çok uzun saatler boyunca, şiddet ve mobbing riski altında, fedakarca çalışmaktadırlar” dedi.

TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu CHP Grubu Sözcüsü Ünal Demirtaş, önergesinde şunları ifade etti;

“HEMŞİRELER DE ÇAREYİ YURTDIŞINA GİTMEKTE BULUYOR”

Ak Parti İktidarları tarafından, yıllardır hemşirelerin mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda verilen sözler tutulmamış, 3 bin 600 ek göstergeleri verilmemiş, uzun saatler boyunca devam eden, güvencesiz çalışma koşullarına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamış, sendikal hak ve özgürlükleri kısıtlanmış, kreş, servis gibi ihtiyaçlarını giderilmemiş, daha nitelikli bir şekilde hizmet verebilmelerine olanak sağlayacak uygun dinlenme alanları oluşturulmamıştır. Özellikle Covid-19 salgın sürecinde, değer ve önemleri çok daha fazla ortaya çıkan ve “hakları ödenmez” denip, gerçekten de “hakları ödenmeyen” hemşirelere, bu fedakarca çalışmalarının karşılığı maddi ve manevi olarak ödenmemiştir. Bugün gelinen noktada, ülkemizde hemşireler, ağır çalışma koşulları altında ezilmekte, kronikleşen ve derinleşen sorunları nedeniyle çareyi yurtdışına gitmekte bulmaktadır.

ÖNLEM ALINMAZSA TÜRKİYE’DE SAĞLIK ÇALIŞANI KALMAYACAK

Ülkemizde hemşireler, sağlık hizmetleri açısından önemli bir sorumluluğu üstlenmişlerdir. Ancak yıllardır yaşanan sorunların katlanarak büyüdüğü ve çözümsüz bir noktaya geldiği ortadadır. Özellikle son dönemde, var olan sorunların kronikleşmesi üzerine yeni sorunların eklenmesi, hemşireleri mesleklerini sürdüremeyecekleri bir noktaya getirmiştir. Bu nedenle de hemşireler artık daha iyi koşullarda çalışacakları ve ekonomik olarak daha yüksek standartlarda yaşayacakları ülkelere gitmeye başlamıştır. Hatta hemşirelik bölümü öğrencileri, yabancı dil eğitiminin ağırlıklı olduğu üniversiteleri tercih etmekte, mezun olduktan sonra da İngiltere, Amerika, Almanya, Kanada gibi ülkelere giderek mesleklerine doğrudan orada başlamaktadır. Bugün yanlış sağlık politikaları nedeniyle hemşireler de diğer sağlık çalışanları gibi ülkelerini terk etmek zorunda kalmaktadır. Eğer önlem alınmazsa, yakın zamanda ülkemizde sağlık hizmeti verebilecek sağlık çalışanı kalmayacaktır.

340 BİN HEMŞİRE SORUNLARININ ÇÖZÜLMESİNİ BEKLİYOR

Sağlık hizmetleri, her toplum için son derece önemli, vazgeçilmez temel ihtiyaçlardan biridir. Bu temel ihtiyaç, hükümetlerin oluşturduğu sağlık politikaları doğrultusunda, sağlık çalışanları tarafından yürütülmektedir. Ülkemizde, sağlık çalışanları içindeki en büyük kesimi ise hemşireler oluşturmakta olup, 165 bin 340’ı Sağlık Bakanlığı’nda, 36 bin 936’sı üniversite hastanelerinde, 39 bin 337’si özel sağlık kurumlarında olmak üzere toplam; 241 bin 613 hemşire çalışmaktadır. Yaklaşık 100 bin hemşire de atama beklemektedir. Yani bugün ülkemizde 341 bin 613 hemşire bulunmaktadır.

OECD ORTALAMASI TÜRKİYE’NİN 4 KATI

Ülkemizde kişi başına düşen hemşire sayılarına bakıldığında; Türkiye’de her 1.000 kişi başına 2,4 hemşire düşmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 2017 yıllı verilerine göre 36 OECD ülkesinde ortalama, 1.000 kişi başına düşen hemşire sayısı 8,8, yani yaklaşık olarak Türkiye’nin 4 katıdır. 1000 kişi başına düşen hemşire sayısı Almanya’da 12.9, Fransa’da 10.5, İtalya’da 5.8, Yunanistan’da ise 3.3’tür. OECD tarafından yapılan açıklamada, üye olmayan bazı ülkelerin de dahil edildiği 44 ülke içinde, kişi başına düşen hemşire sayısı bakımından Türkiye, maalesef 39’uncu sırada yer almaktadır.

HEMŞİRELER GEÇİNEMİYOR

Ağır bir ekonomik buhranın yaşandığı ülkemizde hemşirelerin aldığı ücretler son derece yetersizdir. Dört yıllık üniversite eğitimini tamamlamış kamuda çalışan bir hemşirenin, 2022 yılı Ocak ayında almış olduğu net maaş: 5 bin 544 TL’dir. Emekliliğe yansımayan sabit ek ödeme altında 2 bin 397 TL ek ödeme alan bir hemşire aylık olarak toplamda yaklaşık 7 bin 941 TL almaktadır. Hastane, klinik ve kıdeme göre değişen performans ödemeleri ise pek çok kurumda verilmemekte ya da 100-200 TL gibi çok düşük miktarlarda verilmektedir. Özel hastane ve özel sağlık kurumlarında çalışan hemşirelerin ise çalışma koşulları çok daha ağır olduğu gibi çok daha düşük olan asgari ücret ya da biraz üzerinde ücretlerle çalışmaktadırlar.

2022 yılı Ocak ayı, açlık sınırı 4 bin 250 TL, yoksulluk sınırı 13 bin 844 TL, bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 5.587,79 TL olarak açıklanmıştır. Yine 2022 yılın Ocak ayı itibariyle elektrik kademeli tarife ile %127,doğalgaz % 25 ,benzin ise son 1 yılda %72,3 oranında zamlanmıştır. Birleşik Kamu İş tarafından yapılan açıklamaya göre Ocak ayı itibariyle; bir yılda, ekmek, un, bulgur, makarna fiyatları % 76,1,et-balık fiyatları % 71,14, süt,süt ürünleri ile yumurta fiyatları % 73,2, yağ fiyatları % 80,2, meyve fiyatları % 96,9, sebze fiyatları % 167,7, bakliyat fiyatları ise % 94,1 oranında zamlanmıştır. TÜİK’in makyajlı verileri ile bile enflasyon %48.69’dur. Diğer çalışanlar gibi, TÜİK’in makyajlı enflasyon verisinin bile altında ücret artışı alan, kamuda ya da özel sektörde çalışan hemşirelerin aldıkları maaşlar ile çocuklarının, kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılaması ve geçimini sağlayabilmesi mümkün değildir.

3600 EK GÖSTERGE HALA VERİLMEDİ

3600 ek gösterge, Ak Parti tarafından her seçimde söz verilen ancak bir türlü yerine getirilemeyen kronik bir sorun haline gelmiştir. En son 2018 seçimlerinde aralarında hemşirelerinde olduğu belli meslek gruplarında görev yapanların ek göstergelerinin 3600’a çıkarılacağı sözü verilmiş ancak bu söz, üzerinden 4 yıl geçmiş olmasına rağmen hala daha yerine getirilmemiştir. Oysa diğer kamu görevlileri ile birlikte hemşirelere de söz verildiği gibi 3600 ek gösterge hakkı derhal tanınmalıdır.

AYLIK 80-130 SAAT ARASI FAZLA ÇALIŞMA YAPIYORLAR

Uzun çalışma süreleri ile fazla mesailerin ödenmemesi, hemşirelerin çözülmeyi bekleyen bir diğer sorunudur. Ülkemizde sağlık kuruluşlarında yeterli sayıda hemşire istihdam edilmediği için hemşireler aylık 80-130 saat arasında fazla çalışma yapmaktadır. Yapmış oldukları bu fazla çalışmanın karşılığını da maddi olarak alamamaktadırlar. Sağlık gibi dikkat ve konsantrasyonun üst düzeyde olması gereken bir meslek grubunda, uzun saatler boyunca çalışmak, hem hastalar hem de hemşireler açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilecek riskli bir durumdur. Özellikle 36 bin 936 hemşirenin çalıştığı, üniversite hastanelerinde hemşire sayısının yetersiz oluşu, çalışma koşullarını çok daha ağır bir hale getirmektedir. Kurumlar arası transfer olmaması nedeniyle bu ağır çalışma koşullarına katlanma zorunda bırakılan hemşireler aile bütünlüklerini koruyamamaktadır. Bu nedenle üniversite hastanelerinde çalışan hemşireler KPSS ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelere geçiş yapmaya çalışmakta ancak 657 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında yer alan “1 yıl istihdam edilememe sınırlaması” gerekçe gösterilerek, devlet hastanelerinde istihdam edilememektedir. Bu konuda hukuki yollardan hakkını arayarak dava açan ve kazanan hemşireler de halen istihdam edilmemektedir. Sorunu çözmek yerine büyüten bu düzenleme ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı tarafından acilen bir adım atılması gerekmektedir.

100 BİN HEMŞİRE ATAMA BEKLİYOR

Hemşirelerin çalışma sürelerinin kısaltılmasının ilk adımı, istihdam edilen hemşire sayısının arttırılmasıdır. Yukarıda da belirtildiği ülkemizde 1000 kişi başına düşen hemşire sayısı 2,4 ile OECD ülkeleri ortalaması olan 8.8’in neredeyse 4’te biri oranındadır. Oysa ülkemizde yaklaşık 100 bin hemşire atama beklemektedir. Biran önce bu atamalarının yapılması gerekmektedir. Böylelikle hem atanamayan hemşireler kısa sürelerle, güvencesiz bir şekilde, düşük ücretler karşılığında çalışmak zorunda kalmayacaktır, hem de uzun çalışma süreleri kısalmış olacaktır.

GÜVENCESİZ ÇALIŞMA KOŞULLARI VAR

Çalışma koşullarına ilişkin bir başka önemli sorun ise güvencesiz çalışmadır. Kamuda 4B statüsünde, güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda kalan hemşireler bulunmaktadır. 4B statüsünde çalışan hemşireler, özlük hakları bakımından, 4A statüsünde çalışan meslektaşlarının sahip olduğu haklara sahip olamamakta, kendilerine dayatılan her türlü çalışma koşulunu kabul etmek zorunda kalmaktadır. Bunun yanında özel hastanelerde çalışan hemşireler de güvencesiz bir şekilde çalışmaktadır.

PANDEMİNİN KAHRAMANLARINDAN BİRİ DE HEMŞİRELER

Hemşireler, bu kadar ağır koşullarda çalışmalarına rağmen, Covid-19 pandemisinin ilk gününden itibaren diğer sağlık çalışanları gibi salgınla mücadelede en ön safta yer almış, toplum sağlığı için fedakarca mücadele etmişlerdir. Uzun saatler boyunca, Covid-19’a yakalanan hastalar ile yakın temas içinde bulunmuşlar, toplumun diğer kesimlerine göre çok daha yüksek oranda enfekte olma riskini göğüslemişlerdir. Çocuklarından, ailelerinden, sevdiklerinden günlerce uzakta kalmışlardır. Türk Hemşireler Derneği tarafından yapılan araştırmaya katılan hemşirelerin %66,6’sı pandemi süresince kendilerine ayrılan dinlenme ortamının, havalandırma ve sosyal mesafeyi koruma açısından uygun olmadığını, %16,1’i ise kendilerine dinlenme ortamı ayrılmadığını söylemiştir. Hemşirelerin bu zor koşullar altında verdikleri mücadelenin  karşılığı  ekonomik olarak da, manevi olarak verilememiştir. Bu süreçte çok sayıda hemşire Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Ancak Covid-19’a mesleğini yaparken yakalanan ve bu nedenle hayatını kaybeden hemşireler için de Covid-19, şartsız ve koşulsuz olarak meslek hastalığı kabul edilmemiştir. Geride kalan acılı ailelerden “illiyet bağı”nı ispat etmeleri istenmiştir. Pandeminin en yoğun dönemlerinden neredeyse dinlenmeden çalışan hemşireler, maalesef yaşadıkları sorunlarla baş başa bırakılmıştır.

SAĞLIKTA ŞİDDET AZALMIYOR

Sağlıkta şiddet, sağlık çalışanlarının temel sorunlarından birisidir. Hemşireler de, diğer sağlık çalışanları gibi hasta ve hasta yakınları tarafından şiddete uğramaktadır. Bunun yanında hemşireler bir de, diğer sağlık çalışanları ve amirleri tarafından mobbinge maruz kalmaktadır. Özellikle aile sağlığı elemanı olarak çalışan hemşireler, görev tanımlarında olmayan pek çok işi yapmaya zorlanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, görevini yerine getirirken en yüksek endişe yaşayan gruplardan birisi %89,1 ile hemşirelerdir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre; 2012 ile 2021 yılları arasında, yıllık ortalama 12 bin 200 olmak üzere toplam 110 bin 475 Beyaz Kod vakası yaşanmıştır. Şiddetin önlenmesi için Beyaz kod uygulaması, şiddete yönelik cezaların arttırılması için tüm partilerin mutabakatı ile TBMM’de kabul edilen düzenleme gibi önlemler, sağlıkta şiddetti azaltmakta yeterli olmamıştır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddeti engellemede, idari ve hukuki açıdan daha etkin çözüm yollarını üretmesi ve bu çözümleri hızlıca hayata geçirmesi gerekmektedir.

SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER KISITLANIYOR

Ayrıca hemşirelerin sendikalaşma konusunda da ciddi sorunlar yaşadığı ifade edilmektedir. Özellikle hükümete yakın sendika tarafından hemşirelere baskı uygulandığı, bu sendikaya üye olmayan hemşirelerin, sürekli geçici göreve gönderildiği ve bu şekilde sindirilmek istendiği belirtilmektedir. Hükümete yakın sendikaya üye olanların daha rahat ve iyi koşulların olduğu yerlerde görevlendirildiği, üye olmak istemeyen ya da başka sendikaya üye olan hemşirelere mobbing uygulandığı ifade edilmektedir. Sendikal hak ve özgürlükler başta Anayasa olmak üzere, ulusal ve uluslararası mevzuat ile güvence altına alınmış haklardır. Ancak özellikle Sağlık Bakanlığı’nda sendikal hak ve özgürlüklerin, çalışanların hür iradeleriyle kullanılması, çalışma koşulları üzerinden oluşturulan fiili durumlarla ortadan kaldırılmaktadır.

SORUMLU OLMADIKLARI İŞLERİ YAPIYORLAR

Bunun yanında, hemşirelerin görev ve sorumluluk alanlarına giren işlerin başka sağlık çalışanlarına yaptırılması da önemli sorunlardan biridir. Üniversite, devlet ve özel hastanelerde, yasal olarak yetkisi olmayan ameliyathane, diyaliz ve acil tıp teknikeri vb. gibi çalışanlara yoğun bakım hemşireliği, sorumlu hemşirelik gibi görevler verilmektedir. Hemşirelik eğitimi almamış kişilere, yasalara aykırı şekilde, bu mesleğin yaptırılması, sağlık hizmetlerinin kalitesini ve güvenilirliğini ortadan kaldıran, hastaların sağlığını riske atan bu durum hukuken de ciddi sorumlulukların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunun yanında diğer sağlık çalışanlarına hemşirelerin işleri yaptırılırken, hemşirelere de tıbbi sekreterlik, barkod okutma, konsültasyon, tetkik isteme gibi görev tanımları içinde olmayan aynı zamanda da onları hukuken sorumluluk altına sokan iş ve işlemler yaptırılmaktadır. Her iki durum da sağlık sistemindeki çok temel eksikliklerin somut göstergesidir.

SERVİS VE KREŞ SORUNLARI ÇÖZÜLMELİ

Hemşirelerin büyük bir çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Mesleklerini yaparken, çocuklarını kolaylıkla bırakıp alabilecekleri, çocuklarının bakımlarının yapılabileceği, gelişimlerini destekleyecek eğitimleri alabileceği kreşlerin olması son derece önemli bir konudur. Bunun yanında hemşirelik, 7 gün 24 saat esasına göre çalışılan bir meslektir. Düzensiz çalışma saatleri olan, hafta içi ve hafta sonu ayrımı olmayan bir çalışma alanıdır. Ancak ülkemizde hemşirelere bir servis hizmeti verilmemektedir. Bu nedenle hemşirelerin ulaşımlarını rahatlıkla sağlayabilecekleri şekilde servis hizmeti de verilmelidir.

Küreselleşen dünyada, özellikle Covid-19 pandemisi sonrasında sağlık  çalışanlarına verilen önem bir kat daha artmıştır. Pek çok ülke sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını düzeltmek, yaşam standartlarını yükseltmek, sağlık hizmetlerinin kalitesini arttırmak için önemli ve ciddi çalışmalar ve yatırımlar yapmıştır. Uluslararası sağlık örgütleri tarafından da, sağlık çalışanlarının daha nitelikli olabilmesi için çalışmalar yapılması yönünde çağrıda bulunulmuştur. Bu kapsamda 2020 yılında, Türkiye’nin de içinde olduğu 191 ülkeden gelen verilerle “2020 Dünya Hemşirelik Durum Raporu” yayınlanmıştır. Bu raporda Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Hemşireler Konseyi tarafından, “21’inci yüzyılın sağlık hedeflerine ulaşılmasında, hemşirelerin daha etkili hale getirilmesi için hemşirelerin güçlendirilmesi gerektiği” önemle vurgulanmıştır. Bu anlamda ülkemizde hemşirelerin yaşadığı sorunların çözümü için hızla adım atılmalı, Sağlık Bakanlığı’nda hemşirelerin başvurabileceği bir daire başkanlığı oluşturulmalı, hemşirelik mesleğinin geliştirilmesi için Hemşireler Birliği’nin kurulması gerekmektedir.

2022 YILINDA HEMŞİRE ATAMASI YAPILACAK MI?

Ünal Demirtaş Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle şu soruları sordu;                                                                                                                    

1)Önergenin cevaplandığı tarih itibariye, her biri ayrı ayrı belirtilmek üzere, şehir hastaneleri, üniversite hastaneleri, devlet hastaneleri ve özel hastanelerde toplam kaç hemşire çalışmaktadır?

2)Önergenin cevaplandığı tarih itibariyle, her biri ayrı ayrı belirtilmek üzere Sağlık Bakanlığı’na bağlı şehir hastaneleri, üniversite hastaneleri ve devlet hastanelerinde ne kadar hemşire açığı bulunmaktadır?

3)Önergenin cevaplandığı tarih itibariyle Türkiye’de her 1000 kişi başına kaç hemşire düşmektedir? Türkiye, 1000 kişi başına düşen hemşire sayısında dünyada ve Avrupa’da kaçıncı sırada yer almaktadır?

4)Önergenin cevaplandığı tarih itibariyle ülkemizde atama bekleyen hemşire sayısı kaçtır?

5)2022 yılında hemşire ataması yapılacak mıdır? Yapılacaksa ne zaman ve ne kadar hemşire atanacaktır?

6)Kamuda 4B statüsünde güvencesiz bir şekilde çalışan hemşire sayısı kaçtır? Bu hemşirelerin kadroya alınması için bir çalışmanız bulunmakta mıdır? 

7)2018 yılında hemşirelerin ek göstergelerinin 3 bin 600’e yükseltilmesi sözü verilmiş ancak hala daha bu söz yerine getirilmemiştir. Hemşirelerin ek göstergesi ne zaman  3 bin 600’e yükseltilecektir? Bu konu ile ilgili olarak şimdiye kadar Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bir görüşme yapılmış mıdır? Yapıldıysa sonuç ne olmuştur?

8)Kamuda istihdam edilen hemşireler, yüksek enflasyon ve özellikle son dönemde iğneden ipliğe gelen zamlar nedeniyle geçimlerini sağlayamamaktadır. Kamuda istihdam edilen hemşirelerin maaşlarında bir iyileştirme yapılacak mıdır? Yapılacaksa ne oranda bir iyileşme, ne zaman yapılacaktır?

9)Özel hastanelerde istihdam edilen hemşirelerin önemli bir kısmı asgari ücret ya da biraz üzerinde ücretlerle çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Özel hastanelerde istihdam edilen hemşirelerin aldıkları ücretlerle ilgili olarak bir “taban ücreti” belirlenmesi için bir çalışmanız var mıdır?

10)Ülkemizde dikkat ve konsantrasyonun üst düzeyde olması gereken hemşirelik mesleğinde uzun çalışma sürelerinin kısaltılması için bir çalışmanız var mıdır?

11)Önergenin cevaplandığı tarih itibariyle çalışırken Covid-19’a yakalanarak hayatını kaybeden hemşire sayısı kaçtır?

12) Son 5 yılda, yıllar bazında ayrı ayrı belirtilmek üzere, Bakanlığınızca, kaç hemşire için Yüksek Öğretim Kurumu’na (YÖK)  yurtdışında çalışmak için gereken denklik belgesinde kullanılmak üzere, diploma onayı verilmiştir?

13)Bakanlığınıza bağlı sağlık kurumları ile özel sağlık kurumları ayrı ayrı belirtilmek üzere kaç hemşire hangi sendikaya üyedir?

14)Hemşirelik hizmetlerinin yönetilmesinden sorumlu Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlerinin kim tarafından ve hangi kriterlere göre atanmaktadır? Hükümete yakın sendikaya üye olmak Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü olmak için bir kriter midir?

15) “D” Grubu hastanelerde, idari hizmetler müdürleri, hemşirelik hizmetlerini ne ölçüde yönetebilmektedir?

16)Yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış hemşirelerin “Uzman Hemşirelik” pozisyonuna yönelik Bakanlığınızca yapılan bir çalışma var mıdır?

17)Uluslararası Çalışma Örgütü’nün “Hemşirelik Personelinin İstihdamı ile Yaşam Koşullarına İlişkin 157 no’lu Tavsiye Kararı” ve C149 sayılı Hemşirelik Personeli Anlaşması’nın Türkiye tarafından imzalanmamasının nedeni nedir? Bu anlaşmanın imzalanması düşünülmekte midir?

18)Sağlık çalışanlarına yönelik şiddettin önlenmesi için kapsamlı, daha caydırıcı yaptırımların öngörüldüğü ve müstakil bir “Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Yasası” çıkarılması için Bakanlığınız tarafından bir çalışma yapılmakta mıdır?
zhaber

FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

TWİTTER'DAN TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Sağlık Personeli Haberleri