Göç ve Eğitim

Suriye iç savaşının başlamasından bu yana on yıl gibi uzun bir süre geçti ve süreç hala devam ediyor. Savaşın başlamasıyla birlikte başlayan göç dalgası zaman zaman azalarak da olsa halen devam ediyor. Ülkemiz de bu göçten etkilenen ülkelerin başında geliyor.
Savaşın başladığı ilk yıllarda, bu sürecin çok kısa süreceği tahmin ediliyor ve gelen göçmenlerle ilgili uzun vadeli tedbirler yerine geçici önlemler alınıyordu. Ancak 2013 yılında sonra savaşın uzayacağı belirmeye başlayınca göç alan bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de kalıcı tedbirler düşünülmeye başlandı.
Kasım 2019 tarihi itibarıyla Türkiye’de bulunan Suriyeli sayısı 3.691.333’tür. Söz konusu nüfusun %46,1’i 18 yaş altındaki çocuklardan oluşmakta, %30,4’ü ise 5-17 yaş aralığında yer almaktadır. Diğer bir deyişle yaklaşık 1.1 milyon çocuğun eğitime erişiminin sağlanması beklenmektedir.
Eğitim çağındaki nüfusun başlarda geçici eğitim merkezlerinde, sonrasında da Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî okullara kaydedilmesi amacıyla devam ettirilen çalışmalar sonucunda, açık okullara kayıtlı 26.179 öğrenciyle birlikte toplamda 684.728 Suriyeli öğrencinin eğitime erişimi sağlanmıştır. Ancak halen okul yaşındaki çocukları yaklaşık % 40’ı halen okullaştırılamamıştır.
 Suriyeli göçmenler ve özellikle çocuklar mültecilik statüsünde olmasalar da, geçici korunma kapsamında olan ve başta eğitim ve sağlık olmak üzere, insan olmaktan kaynaklanan haklarını kullanmak durumunda olan insanlardır. Anayasanın 42.maddesinde ifadesini bulan “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” hükmü gereğince bu çocuklara eğitim hakkı eksiksiz sağlanmalıdır ve sağlanması için yoğun çabalar sarfedildiği bilinmektedir.
Suriyeli çocukların eğitimde karşılaştıkları sorunlardan bazıları şu şekildedir;
-Finansman Sorunu: Eğitimde en önemli projelerden biri Avrupa Birliği (AB) ile geri kabul anlaşması kapsamında yürütülen PICTES projesidir. Projede 300 milyon avro Suriyelilerin eğitiminde kaliteye yönelik çalışmalara, 200 milyon avro da okul inşaatları için ayrılmıştır. MEB temsilcilerine göre bu destek Türkiye’deki mevcut okul ve derslik ihtiyacının sadece yüzde 10’unu karşılayabilmektedir.
-Eğitime Erişim ve Katılım Sorunu: Veri eksikliği, toplumsal cinsiyet ve kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi okullaşmayı engellemektedir. 
-Öğretmen Sorunu: Türkiye’deki Suriyeliler arasında ne kadar öğretmen, akademisyen, pedagog vb. olduğu bilinmemektedir, eğitimli gruba erişilememektedir. Mesleği öğretmenlik olmayan kişilerin Arapça bilmeleri nedeniyle eğitim vermeleri büyük bir dezavantaj yaratmaktadır. 
-Dil Sorunu: Suriyeli Türkmenlerin dışındaki Suriyeli aileler ve çocukları çoğu Türkiye’ye gelirken hiç Türkçe bilmemektedirler. Bu sorun Hayat Boyu Öğretim genel Müdürlüğünün yaptığı çalışmalarla çözülmeye çalışılmaktadır.
-Koordinasyon Eksikliği: Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyon eksikliği hizmetlerin üretilmesinde ve verimliliğinde ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Ayrıca merkezi ve yerel yönetimler arasında, hizmet sunum biçimleri ve koordinasyon açısından eksiklikler görülmektedir. 
-Müfredat ve Öğretim Materyalleri, Fiziksel Altyapı Sorunları: Sınıf kapasitelerinin yetersiz olması, eğitim öğretim materyallerinin ve teknolojik malzemelerin eksikliği, Öğrencilerin kırtasiye ve kitap gereksinimlerinin karşılanamaması gibi sorunlar bulunmaktadır. 
-Yoksulluk ve Çocuk İşçiliği Sorunu: Maddi gereksinimi yüksek olan aileler, çocuklarının aile ekonomisine katkı sunması için çocuklarını çalıştırabilmektedir. Çalışma hayatına ilişkin güvencelerden yoksun kalan anne ve babalar, emeklerinin karşılığı sayılabilecek adil bir gelir elde edemedikleri için, çocuklarının getirdiği gelire muhtaç kalabilmektedirler. Bu durum çocuğun eğitim ortamından uzaklaşmasına, devamsızlık yapmasına veya okul terki gibi pek çok soruna neden olabilmektedir. 
-Toplumsal Kabul ve Uyum Sorunu: Bazı Suriyeli aileler, okulda zorbalığa maruz kalacağı ve Türkiyeli sınıf arkadaşlarıyla kaynaşmakta zorluk çekeceğine dair endişelerle çocuklarını oturdukları yerlerdeki devlet okullarına kaydettirmeyebilmektedirler. Akran ilişkilerindeki önyargı, dışlanma, ayrımcılık, şiddet gibi olumsuz durumlar Suriyeli çocukları eğitim ortamlarından uzaklaştırabilmektedir.
Bütün bu sorunlar, Suriyeli çocukların eğitimden tam olarak yararlanmalarının önündeki engeller gibi görülse de, MEB’in yaptığı çalışmalar sonucunda çözüme kavuşacaktır. Yeter ki, evrensel insan haklarından ve çocuk haklarından herkesin yararlanması için çaba gösterelim.

Kaynaklar
Tahir Emre Gencer (2017) Göç ve Eğitim İlişkisi Üzerine Bir Değerlendirme.
2019 Eğitim Değerlendirme Raporu. TEDMEM
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri