Grup Düşüncesi ve Ortak Akıl

Genel olarak bütün örgütlerde, özel olarak da eğitim örgütlerinde ve sendikalarda öğrenen örgüt, takım çalışması, işbirlikli hareket, ortak yönetim, birlikte yönetim gibi kavramlarla, örgütlerin etkin bir şekilde yönetilmesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi amaçlanır.
Ancak örgütlerin zaman zaman tıkandığı ve amaçlarına ulaşamayarak başarısızlığa uğradıkları da görülür. Bu durumun nedenlerini çevresel faktörler ve örgütsel faktörler olmak üzere iki grupta toplayabiliriz;
-Çevresel faktörler,
-Örgütsel faktörler.

Örgütsel başarısızlığa yol açan çevresel faktörleri; teknik çevre ve rekabet, kurumsal çevre ve meşruiyet, örgütsel ekoloji olarak; örgütsel faktörleriyse; örgütsel amaçlar, liderlik ve karar verme olarak açıklayabiliriz.
Bu yazımızda, örgütsel başarısızlığa yol açan örgütsel faktörlerden, liderlik ve karar verme faktörü başlığı altında yer alan grup düşüncesi üzerinde duracağız.
Grup Düşüncesi; alternatif düşünce ve bakış açılarını dikkate almaksızın grubun bir konu üzerinde görüş birliğine varması ve bunu yaparken dış etkenlere kendini kapatmasını ifade eder.
Irving Janis, grup düşüncesinin belirtilerini şu şekilde açıklıyor;
-Yenilmezlik illüzyonu: Grubun, yakın tehlikeyi göz ardı ederek kendi kararlarının en iyi olduğuna inanması ve aşırı iyimserlik içinde gönül rahatlığı ile çok riskli kararlar almaya girişmesi.
-Ortak mantığa bürünme: Grup üyelerinin grup dışından gelen uyarılara, ortaklaşa bahaneler bularak aldırmaması ve kendi tespitlerini yeniden gözden geçirme gereğini duymaması.
-Doğru ahlak illüzyonu: Grubun kendi doğasında doğru ahlakın bulunduğuna, amaçlarının, davalarının haklılığına ve doğruluğuna güçlü bir biçimde inanması ve bunun sonucu olarak kararlarının etik sonuçlarını görmezden gelmesi.
-Aşırı önyargılar: grubun, rakiplerine yönelik olumsuz önyargılar geliştirmesi; onları, düşman, şeytan ya da aptal olarak etiketlendirmeleri. Bu nedenle karar alırken onların görüşlerini almak, onlarla uzlaşmak ya da pazarlık yapmayı boş bir çaba olarak görmeleri.
-Uyum baskısı: grup içinde, alınan kararlara, grubun uygulamalarına itiraz edenlere ve eleştirenlere baskı yapılması ve çeşitli yaptırımlar uygulanması.
 -Bireysel sansür: Grup üyelerinin, grubun      uygulamalarından ve kararlarından hoşnut olmasalar bile, bunları dillendirmemeleri.
-İttifak illüzyonu: Alınan grup kararlarının tam bir ittifakla alındığına, kararların tüm grup tarafından tartışmasız kabul edildiğine inanılması. 
 -Düşünce fedailiğine soyunma: Bazı grup üyelerinin grubun bağlılığı, görüşleri ve kararları ile çelişen ve problem kaynağı olabilecek bilgilerden grubu ve lideri koruma çabalarına girişmesi.
Grup düşüncesinde; grup üyeleri karar verme sürecinde kendilerini grubun diğer üyelerinin ve grup liderinin baskısı altında hissederler. Gruba sadakat gruptan bağımsız düşünmeyi engellediği gibi yenilikçi düşünceyi de ortadan kaldırır. Küçük gruplarda verilen bu tür kararlar ideal olmaktan çok uzak olmalarına rağmen, karar vericilerin, kendi kararlarına aşırı bir güven duydukları belirtilmektedir. 
Grup düşüncesi ortaya çıktığında, alınan kararların grupça rasyonelleştirilmesi, grup başarısının büyütülmesi, grubun dış etkilerden etkilenmeyeceğine inanılması, diğer gruplar hakkındaki kalıp yargılar, alternatifler araştırılmaksızın karar verilmesi, grup dışından gelecek her türlü bilginin göz ardı edilmesi gibi birçok problematik durum ortaya çıkar ve sonuç itibariyle örgütü başarısızlığa götürecek kararlar alınmış olur.
Özellikle kamu sektöründeki okullarda ve genel olarak kamu emekçileri sendikalarında, kuruluşundan bu yana ortaya çıkan enformel gruplar, bu örgütlerin dikey-demokratik ilişkilerini ortadan kaldırıp, yerine paralel enformel yapılar koyarak, örgütlerin yaşamını ve geleceğini tehlikeye düşürmekte ve varolan örgütsel hayatı zehirlemektedir. 
Bu anlamıyla grup düşüncesi, örgütlerin öğrenen örgüt, takım çalışması, işbirlikli hareket, ortak yönetim, birlikte yönetim gibi yöntemlerle yönetilmesini de engelleyici bir duruma gelmektedir.
Hele hele bu örgütlerdeki grup yapılarının iç işleyişlerinin demokratik olmaması gibi çok tehlikeli durumlar da yaşandığında sonuç çok daha korkutucu olacak, diğer örgütsel başarısızlık nedenleriyle birlikte bu örgütler tarihe karışma tehlikesiyle yüz yüze kalacaktır.

 Kaynaklar
Prof. Dr. Abdurrahman TANRIÖĞEN. Aklın Önüne Geçen Tehlike: Grup Düşüncesi
Hidayet TAŞDÖVEN. ÖRGÜTSEL BAŞARISIZLIĞA TEORİK BİR YAKLAŞIM: KAMU ÖRGÜTLERİNİN ÖRGÜTSEL BAŞARISIZLIĞA YATKINLIKLARI 
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri