‘MANZARA KOYMA’ VE ‘CUK OTURTMA’ MAKİNALARI

Geçmişte merhum Levent Kırca’nın “Olacak O Kadar” programını merakla bekler, gülerek ve düşünerek izler, biraz da abartmış diye içimizden geçirmeden edemezdik. İkibinli yılların ilk düzinesinde şahit olduklarımız ise “az bile yapmış” dedirtti bize.

Kezâ 2000’in ilk düzinesinde vefat eden ve yarım düzine yıl evvelden ‘Yaşayan Yunus’ diye tavsif ettiğimiz Abdürrahim Karakoç “Bebeğe İhtar” şiirinde günümüzü anlatmış. Gerçi 80 Öncesi yaşadıklarıyla ilgili yazdıklarını görüp sonradan gördükleri ve yazmadıklarıyla da kıyaslayınca “keşke yazsaymış” demedeyim ama olsun, yıl sonunu onunla anmış olayım:    

Geçmişte yağmanın hasat dönemi

Acele gel diye çağırdım seni

Şimdi iş değişti; dur, dinle beni

Dokuz aylık yolu altmış ayda çek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek

Emmin - dayın, annen - baban kereste

İşçi - memur, çiftçi - çoban kereste

Çarşı - pazar, yazı-yaban kereste

İnsanlar ya mertek ya orta direk

Beş sene dolmadan doğma ha bebek

Doğarsan üç günlük iş bulamazsın

Acıkırsın, ekmek - aş bulamazsın

Ucuz toprak, beleş taş bulamazsın

Yaşamak rezillik - rüsvaylık demek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek

Arı peteğinde ağulu bal var

Kaçıp kurtulmaya ne yön ne yol var

Sıkıver dişini, annene yalvar

Buradan rahattır orda beklemek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek

Kurtlar sülük oldu, sıyrıldı posttan

Kaçan kurtuluyor ahbaptan - dosttan

Değişti bahçıvan, bozuldu bostan

Hıyarlar acıdır, karpuzlar kelek

Beş sene dolmadan doğma ha bebek

Vaziyet bambaşka vaziyet oldu

Yaşamak işkence - eziyet oldu

Dalkavukluk üstün meziyet oldu.

Sanatkârlar sansar, dâhiler şebek

Sözümü dinlersen hiç doğma bebek

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri