Sigara Pandemisi

Yıllar önce bir eczanenin nünden geçerken, eczanesinin önüne koyduğu sandalyesinde sigarasını içmekte olan eczacı bana da sigara ikram etmeye çalıştığında;  “sen işi öğrenmişsin” diye takılmıştım. Ne demek istediğimi anladı mı bilinmez gülümseyerek sigarasını içmeye devam etmişti eczacı. Oysa korelasyon çok açıktı, sigara içen hastalanacak, ilaç firmaları/eczaneler daha çok ilaç satacak, daha çok kazanacaktı. Buna göre ilaç/sağlık  sektörü, ters gibi de görülse de  sigara içimini “çaktırmadan” desteklemesi makul bir durumdur.
Sigara Tarihi Özeti;
Beş asırdır hayatımızda sigara.1492'den önce: Amerika kıtasının yerlileri tedavi ve dini amaçlarla tütün üretimi yaptıkları biliniyordu. 1492: Kristof Kolomb Amerika'yı keşfetti. Avrupa'ya döndüğünde yanında bu kıtada daha önce hiç görülmemiş olan tütün tohumları ve yaprakları vardı. Kolomb'un mürettebatından Rodrigo Jerez tütün içerken görüldü ve şeytan tarafından ele geçirildiği iddia edilerek hapis cezasına çarptırıldı.
1556: Fransa ilk defa tütünle tanıştı ve Jean Nicot kısa zamanda tütün içmeyi popüler hale getirdi (19. Yüzyıl bilim adamları "nikotin" olarak tanınan kimyasal maddeye onun adını verdiler). 1565 yılına gelindiğinde, tüm Avrupa'ya yayılan tütün alışkanlığı, ünlü İngiliz aristokratı ve şairi Sir Walter Raleigh'nin tütün içmeye başlamasıyla, İngiltere'ye de girdi.
1610: Japonya'da tütün üretimi ve içimi yasaklandı. 1612: Amerika'da Virginia'da ilk defa ticari tütün ekimi yapıldı ve başarıya ulaştı. 1634: Maryland kuruldu. Maryland'de de tütün üretimine başlandı. Rus Çarı tütün içimini tüm Rusya'da yasakladı. Tütün içerken yakalananların ceza olarak burnu kesiliyor, suçun tekrarı halinde ölüme mahkûm ediliyorlardı.
1660: Tütün üreticisi olan Virginia ve Marland kolonilerinde kölelik başladı. Sayıları azalan beyaz uşaklar yerini kölelere bıraktı. Köle fiyatları tütün fiyatlarına göre belirlenmeye başlandı.
1676: New France Kolonisinde sokakta tütün içmek ve tütün taşımak yasaklandı
1739: Fransa, Kanada'dan tütün ithal etmeye başladı.
1761: İngiliz Doktor John Hill, "Cautions Against the Immodetrate Use of Snuff" (Aşırı Enfiye Kullanımına Dikkat) isimli ve tarihte bilinen ilk tütün-kanser araştırması olan raporunu yayınladı.
1800'lerin başı: Puro tüketimi, enfiye tüketimiyle rekabet etmeye başladı. Tütün çiğneme ve pipo kullanımı ortaya çıktı.
1854: 1856 yılında sona eren Kırım Savaşı başladı. İngiliz ve Fransız askerleri Türk tütünüyle tanışıp, onu Avrupa'ya götürdüler.
1881: ABD'de, John Bonsack ilk sigara yapan makinenin patentini aldı. Böylece ABD, günde 120.000 sigara üretmeye başladı. Bir makine 48 kişinin yaptığı işi yapıyordu. Üretim maliyeti düştü ve güvenli kibritin de icadıyla, sigara tüketimi bir anda patladı.
1889: Saint John Hastanesi sigaranın zararlarını ve gırtlak kanserine neden olduğunu anlatan bir kitap yayınladı.
1891: Kanada'nın British Colombia eyaletinde, 15 yaşından küçüklerin tütün içmesi yasaklandı.
1903: Kanada, İngiltere ve Amerika'da sigaranın zararları ciddi bir şekilde ele alınmaya başlandı, Kanada'da sigaranın yasaklanması için meclise kanun tasarısı verildi.
1914: Birinci Dünya Savaşının başlamasıyla, sigarayı yasaklama hareketi sekteye uğradı hatta tüm dünyada, cephedeki askerlere tütün yollama kampanyaları başladı.
1920'ler: Tüm dünyada sigara kullanımı hat safhaya ulaştı, bir yılda tüketilen sigara sayısı milyarları buldu.
1930: Almanya'nın Köln Üniversite'si bilim adamları sigara ve kanser arasındaki ilişkiyi istatistiksel olarak ortaya çıkardı.
1938: John Hopkins Üniversitesi doktorlarından Raymond Pearl sigara içenlerin, sigara içmeyenlere oranla daha genç yaşta öldüklerini belirtti.
1939: Almanya Polonya'yı işgal etti ve İkinci Dünya Savaşı başladı. Cephedeki askerlere sigara taşınmaya başlandı.
Bu sırada Alman bilim adamları sigara ve kanser arasındaki ilişkiyi daha derinlemesine inceleyen yeni bir istatistiksel rapor yayınladı.
1943: Dünya yetişkin nüfusunun yaklaşık %60-%80'nin sigara içiyordu.
1944: Amerikan Kanser Derneği, sigaranın sağlığa zararlı olabileceğini belirtti. Akciğer kanseri ve sigara arasındaki ilişkinin henüz kesinlik kazanmadığını ama gene de dikkatli olunması gerektiği hakkında halkı uyardı.
1947: Kanadalı Doktor Norman Delarue akciğer kanseri hastalarının %90'ının sigara tiryakisi olduğunu gösteren bir araştırma yayınladı.

Nüfusu sekiz milyara ulaşan dünyamızda tütün önemli bir endüstri ürünü olmaya devam ediyor.
Sigara satışı, sektöre yaklaşık yıllık 200 milyar dolarlık (yaklaşık 1 Katrilyon 650 Trilyon Türk Lirası) bir gelir sağlıyor ve tabii parayı paylaşan dev sigara şirketleri, her yıl biraz daha devleşiyor.
Ancak, bu kadar dev bir ekonomik faaliyet, insanlığın faydasına/hayrına/zenginleşmesine/yaşam kalitesine hiç katkı sağlamıyor, bilakis, birçok maddi kayıplara,  hastalıklara ve yılda 8 milyondan fazla insanın ölümüne neden oluyor
Dünya Bankası, sigaradan kaynaklanan hastalıkların maddi bedellerini, bu hastalıklar yüzünden oluşan iş kaybını, sigara tiryakilerinin kaybettiği iş gücünü, yangın kayıplarını ve sigaraya harcanın parayı hesaplayarak, tüm bunların dünya ekonomisine yılda net 200 milyar dolar kaybettirdiğini ortaya çıkardı. Ne yazık ki, bu kaybın yarısı gelişmekte olan ülkeleri kapsıyor.
Dünyada her yıl 8 milyon insan sigaradan hayatını kaybetmektedir. (https://www.sabah.com.tr/saglik/2020/02/09/her-yil-8-milyon-insan-sigaradan-oluyor) 
Eğer, gerekli önlemler alınmazsa bu sayı, önümüzdeki yıllarda  10 milyona ulaşacağında şüphe yok.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünyada en büyük sağlık sorunun sigara olduğunu ilan etmiştir. (https://www.islamiforumlar.net/konu/dunyanin-en-buyuk-saglik-sorunu-sigara.6086/)
Ülkemizde  her yıl 100 binden  fazla insanımızı erken yaşlarda sigaraya kurban vermekteyiz; 
(https://www.haberler.com/turkiye-de-sigaradan-her-gun-300-kisi-oluyor-10765156-haberi/)
Her yıl 100 bin kişi ne anlama geliyor?
Her gün 1 uçak düşüyor ve 300 kişi ölüyor,
Her yıl deprem sel, yangın vb. doğal afet nedeniyle yüz bin nüfuslu bir şehrimiz haritadan siliniyor.
Gelişmiş dünya ülkeleri tehlikenin farkına vardılar, 
Gelişmiş ülkeler sigaraya karşı en sert önlemleri almaya devam ediyorlar.  Dünya sağlık örgütü her gün yeni önlemlerle sigara mücadelesini sürdürüyor. 
Ülkemizde maalesef bu konuda yeterli önlemlerin alınmasında geç kalınmış, bırakınız önlem almayı bazı tuhaf uygulamalarla (1934’lü yıllarda hastanede yatan hastalara sigara verilmesi,1930’lu yıllardan itibaren (elli yıl) askere sigara istihkâkı verilmesi,60 lı yıllardan itibaren sinema filmlerinde yoğun bir sigara teması işlenmesi, filmlerdeki bütün jönlerin sigara kullanması vs.) devlet eliyle adeta sigara içimi özendirilmiş olsa da,  nihayet 1996 yılında sigarayla mücadele konusunda   ilk ciddi adım atılmıştır.
Ülkemizde   sigara yasağına yönelik ilk kanun, merhum  Prof.Dr.Necmeddin ERBAKAN’ın başbakanlığı döneminde  7 Kasım 1996 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 4207 no’lu “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun idi.  Bu kanuna göre “Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün mamullerinin içilmesi” yasaklanıyordu. 
Gelişmiş ülkelerdeki bu uyanış, tütün şirketlerini gelişmekte olan ülkelere yöneltmişti.
Asya’da pek çok kafe, bar ya da benzeri yerler sigara firmaları tarafından dekore ediliyor, özendirici posterler asılıyor, gençler "Marlboro Man" olmaya heveslendiriliyor. İnsanları sigaraya alıştırmak için bedava sigara bile dağıtılıyor.
Sigara bağımlılık yapan bir pandemidir
Sigaranın bağımlılığı "eroinden daha fazla"dır. Sigaradaki nikotin, ciddi bağımlılık yapan bir maddedir, insanları genellikle yetişme çağında kendisine esir etmektedir.
İnsanlar sigaraya genç yaşlarda başlar ancak yaşlandıkça onu bırakmak zorlaşır. Ergenlik döneminde sigaraya başlayan çocuklar, hayatları boyunca sigara bağımlısı olma riski taşırlar.
Gençlerin 1/3'ü sigarayı denemektir ve bunların yarısı sigara bağımlısı olma riski taşımaktadırlar. Ne yazık ki, hayatındaki ilk iki sigarasını tamamen bitiren gençlerin %85'i sigara bağımlısı olmaktadır. Kısacası bir kere başlayınca bir daha zor bırakılan bu korkunç alışkanlık, her yıl giderek artan rakamlarda can almaktadır.
Sigara bağımlılarının, sigara içmek için kendilerince, zevk/keyif almak, sıkıntılarını unutmak, kilo almamak, gençler için bir gruba dahil olmak, büyüdüğünü ispatlamak vb. bir çok bahaneleri vardır.
Unutulmamalıdır ki Sigara zevk alınacak sevilecek bir şey asla değil. Sigara zevk değil olsa olsa acı verir. İnsana dost değil düşmandır. Sigara içene zevk değil aslında acı verir. Bir insanın kendini çevresindekileri, hatta çocuklarını zehirlemesinden zevk alması düşünülemez
Sonuç;
Sigarayla mücadele, çetin, ciddi engelleri olan çok zor bir süreçtir. Yüzyıllardır sigara satarak “bir taşla adeta 5 kuş vuran” dev sigara endüstrisi ve yandaşları kolay pes etmeyecektir. Sigara  sömürücüleri, sigara satar para kazanır, tiryakileri hasta eder, ömür boyu kullanacakları ilaçları satar para kazanır, sigara bağımlısı hastalara hastane hizmeti verir para kazanır, sigara tiryakileri etraflarında başka tiryakiler oluşur….özetle tiryakiler hep kaybederken o dev  “yandaş” şirketler sürekli  kazanır.
Mücadele zordur ama imkânsız değil. Bu günlere nerelerden geldiğimize bakarak ümit var olabiliriz.  1996 yılına kadar ülkemizde herkes (aktif/pasif) sigara içiyordu. Şaka gibi, daha 25 sene öncesine  kadar   memleketimizde şehir içi/şehirler arası otobüslerde, dolmuşlarda, kafelerde, hastaneler dahil resmi kurumlarda … sigara içilir, adeta içmeyenler ayıplanırdı. 1930’lu yıllarda devlet hastanelerinde tedavi gören hastaların, 1980’lere kadar da askerlik görevini ifa eden gençlerimizin kışlalarında günlük sigara istihkakları vardı devlet eliyle bu “ihtiyaçları” karşılanırdı. Dini bayram günlerinde camilerde cemaate, bayram namazı çıkışında sigara ikram edilirdi. Sigara içen olmayan evlerde dahi, misafirlere ikram etmek üzere birkaç çeşit sigara bulundurulurdu. İlkokulda öğretmenimizin sınıfta ders anlatırken bir yandan da sigarasını içtiğini çok iyi hatırlarım. Toplu ulaşım araçlarında, sigara kaynaklı istifra (kusma) edenlerin kullanması için siyah naylon torbalar dağıtılır,  kusanların öğürtüleri eşliğinde sigaralar içilmeye devam edilirdi.
Çağımızın en büyük belalarından biri olan sigarayla mücadele, dünyada ve ülkemizde geç de olsa başlamış, yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak bu büyük belanın sadece yasaklarla önlenmesi mümkün değildir. Bu bir süreçtir, eğitim, bilgilendirme, farkındalık yaratma sürecidir. Milli bir seferberlik başlatmalıyız. Bütün kurumlarımız, Milli Eğitim, Diyanet, Sağlık, Gençlik ve Aile Bakanlıklarıyla birlikte medya, STK.lar da taşın altına elini koymalıdır.
 Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığımız, sağlığa, çevreye, ekonomiye bu kadar zarar veren sigaranın dinimizce Haram olduğunu dile getirerek farkındalık oluşturmuştur. (https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/24366/sigaranin-haram-oldugunu-milletimize-anlatmaliyiz)
 Sağlık her şeyin başıdır. Sağlık olmadan hiçbir şey olmaz. Eğitimimizin birinci önceliği çocuklarımıza bu pandemiyi tanıtmak, insanımızı bu illetten kurtarmak olmalıdır.  
Muhibbi, mahlasıyla şiirleri yazan büyük padişahımız Kanuni Sultan Süleyman’ın nefis gazelinin bir beytiyle bitirelim.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. 
Olmaya devlet Cihanda bir nefes sıhhat gibi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazar Yazıları Haberleri