Meslek Lisesi Gerçekten Memleket Meselesi Mi?

“Meslek Lisesi Memleket Meselesi (MLMM) Projesi, Koç Holding’in 21 Haziran 2006’da, 80. kuruluş yıldönümü münasebetiyle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliği ve Vehbi Koç Vakfı’nın (VKV) desteğiyle başlattığı projenin adı.

“Mesleki-Teknik Eğitime Özendirme Programı” kapsamında gerçekleştirilen projenin amacı, “olanakları kısıtlı, başarılı ilköğretim mezunu gençlerin sanayi, bilişim ve hizmet sektörüne eleman yetiştiren meslek liselerine girmelerinin desteklenmesi; staj olanağı sağlayarak, bilgi, beceri ve yeterliklerinin artırılması ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli teknik elemanların yetiştirilmesi” olarak tanımlanmıştır. Projeyle, “mesleki-teknik eğitimin ülke ekonomisi açısından önemi konusunda toplumun her kesiminde farkındalık yaratmak; bu konuda önder olarak devlet ile iş dünyası arasında işbirliğinin tohumlarını atmak; kalifiye işgücünün yetiştirilmesine katkıda bulunarak gençleri meslek eğitimine özendirmek” hedeflenmiştir.

Proje kapsamında, VKV’nin Koç Holding şirketlerinin desteğiyle 7 yılda toplam 8.000 meslek lisesi öğrencisine “staj destekli burs” vermesi ve gençlerin kişisel ve mesleki gelişimine çeşitli programlarla katkıda bulunması öngörülmüştür. Proje zamanla meslek lisesi koçluk sistemi, gelişim modülleri, eğitim laboratuvarları ve bu sistemin bir modele dönüştürdüğü “okul-işletme işbirliği” stratejisiyle gelişmiş ve eğitim ile iş dünyası arasında köprülerin kurulduğu model bir çalışma haline gelmiştir. Bu çerçevede, Koç Holding şirketlerinden yüzlerce çalışan gönüllü olarak kendi bölgelerindeki meslek liselerinde okul idaresiyle birlikte bursiyer seçimine katılmış, daha sonra bu öğrencilere liseyi bitirene kadar kişisel ve mesleki gelişimleriyle ilgili “koçluk” yapmıştır.

  Proje kapsamında bursiyerler, uygun alanları seçmişlerse, okullarıyla eşleşmiş olan Koç Holding’e bağlı şirketlerde staj yapma olanağına kavuşmuş, gerekli başarıyı gösteren bursiyerlere mezun olduklarında Koç Holding şirketlerinde istihdamda öncelik sağlanmıştır.

Tüpraş, Migros, Tofaş, Otokoç ve Ford Otosan okullarda kurdukları laboratuvarlar ve branş bölümleriyle projeye ek destek vermiştir. Öte yandan Tofaş ve Ford Otosan, istihdam öncesi eğitim programlarıyla ortaokul, düz lise ve endüstri meslek lisesi mezunlarını meslek sahibi yaparak istihdam etmeyi amaçlamıştır.

Bazı Koç Holding şirketlerince geliştirilen mikro projelerle de gençlerin mesleki becerilerini güçlendirerek istihdam edilebilirliklerinin artırılması ve kurumsal olarak ihtiyaç duyulan nitelikli işgücünün yetiştirilmesi amaçlanmıştır.”                                                                                                        (https://ansiklopedi.vkv.org.tr/Kategoriler/Projeler/Egitim/Meslek-Lisesi-Memleket-Meselesi-(MLMM)-Projesi)

Sanayileşmiş Batı ülkeleri  2000’ li yılların başlarında, kalkınmak için eğitim alanında meslek liselerinin oranını yüzde 70''e çıkardılar, biz de inadına genel ortaöğretim içerisinde Meslek liselerinin oranını yüzde 30''a indirdik. Sadece İndirmekle kalmadık, üniversiteye girişteki katsayı uygulaması ile,  meslek lisesine zeka seviyesi görece düşük öğrencilerin eğitim aldığı okullar algısı oluşturularak, Teog yarışları, Dyk kursları ile velileri ve öğrencileri Mesleki eğitimden soğuttuk,  öğrencilere adeta “meslek lisesine gitmeyiiin”!  diye haykırdık.   10 küsur yıl önce başlatılan bu proje de slogandan öteye gidemedi, mesleki eğitimde maalesef bir arpa boyu yol kat edemedik.

          Akademik lise; ilkokul yıllarından itibaren günü gününe ders çalışma, kitap okuma alışkanlığı kazanmış, günde en az 3-4 saat ders çalışan, akademik başarısı yüksek, iyi fakültelerde eğitim görmesi beklenen /hedeflenen nitelikli öğrencilerin okumaları gereken liselerdir. Akademik liselerin yegâne hedefi, mezunlarını iyi fakültelerde öğrenim hakkı kazanmalarını sağlamaktır. Meslek lisesi ise, ders çalışma alışkanlığı kazanamamış ama el becerisi yüksek, görece akademik başarısı düşük vasat öğrencilerin beceri ve kabiliyetlerine göre eğitim alarak kısa yoldan meslek sahibi oldukları okullardır.

             Milli Eğitim Bakanlığı,2010-2013 yılları arasında liselerde dönüşüm çalışması başlattı. Dönüşümün başlarında, çok doğru olarak  “genel liselerin, meslek ve akademik liselere dönüştürüleceği, ülke genelindeki liselerin % 65-70’i meslek lisesi, %30-35’i akademik lise olacağı” demeçleri verilmişti. Ancak sonradan her ne hikmetse bu oranlar adeta tersine döndü.  Yani düz liselerin çoğunluğu Anadolu lisesine (akademik liseye), az bir kısmı da Meslek Lisesine dönüştürüldü. En bilinen merkezi okullar Anadolu lisesine dönüşmüş, kıyıda köşede kalan az sayıda lise Meslek Lisesi olmuştu. Bu süreçte mesleki eğitim adeta ikinci plana atılmış gibi algılanması öğrenci ve velileri haklı olarak mesleki eğitimden soğuttu.  Kendi seviyelerine bakmaksızın öğrenci ve velilerde Anadolu Lisesine girme yarışı başladı. Az sayıdaki meslek liseleri de kapasitelerini doldurmada zorlandılar.

Ortaokulu bitiren öğrencilerin %90’ı, sınavsız, adrese dayalı tercih sistemiyle bir liseye yerleştiriliyor ki bu sistemle Anadolu liselerin yerleşen öğrencilerin aralarında  “dört işlemi”  bilmeyen, çarpım tablosundan habersiz öğrenciler var maalesef.  Bu kadar niteliksiz bir öğrencinin Anadolu lisesinde okumasının kime ne gibi faydası vardır? Ortalama başarıya sahip öğrenciler yıllardır Anadolu Liselerinde okutuldu, liseyi zar-zor bitirebilenler, lise mezunu, istihdam alanı olmayan vasat yüksekokul veya fakültelere devam edenler de üniversite mezunu oldular ve  “işsizler ordusuna”  katıldılar. Harcanan emek, zaman ve kaynaklar ziyan oldu, bu sistemden devletimiz de, öğrenciler de, veliler de zarar gördü.

Sonuç ve Öneriler;

          Gerçekçi olmalıyız, rakamlar ortadadır,  istihdam alanı olan Fakülteler, üniversite sınavında ortalama ilk 100 bine giren öğrencileri alırlar. (Tıp, Hukuk, Diş Hekimliği, Eczacılık, İyi Mühendislikler ilk 50 bin) Üniversite sınavında 300-500 binli sıralamalarla girilen bölümler bitirilebilir, ama iş bulmak neredeyse imkânsızdır. Hâlbuki ülkemizde, sanayide kalifiye eleman ihtiyacı hat safhadadır ki bunun da yolu mesleki eğitimden geçer.   Eğitim sistemimiz, Eğitim idarecilerimiz, Rehber öğretmenlerimiz, Öğrenci ve veliler ortaokulda bunun muhasebesini yapmalılar, ortaokul sonunda akademik başarısı yüksek %30 kadar öğrenci akademik liselere, diğer öğrenciler ise mesleki eğitime yönlendirilmelidirler.

Bu Bağlamda;

1.Ortaokullardaki öğretmenlerin ve özellikle de Rehber öğretmenlerin büyük sorumlulukları vardır. Veliler ve öğrenciler doğru bilgilendirilmeli, akademik başarısı vasat öğrenciler akademik liselere değil, meslek liselerine yönlendirilmelidir.

2. Halen meslek liselerinin ilk iki sınıfında akademik liselerdeki, akademik dersler (Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji vs.) yer almakta, bu durum zaten akademik derslerindeki başarısı düşük olan meslek lisesi öğrencileri için sıkıntı oluşturmaktadır. Meslek liseleri, mümkün mertebe akademik derslerden arındırılmalı, ,mesleki dersler ve uygulamalı derslerin yanında insani değerler, adâb-ı muaşeret ve beşeri ilişkilere ağırlık verilmelidir.

3. Eğitimin en temel amacının, kısaca “iyi insan, iyi vatandaş” yetiştirmek olduğu Milli Eğitim Temel Kanununda açıkça yazılıdır; ( Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini,………..; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir. “ 1739 sayılı-Milli Eğitim Temel Kanunu, madde 2”) Buna göre ortaokul sıralarında akademik başarı yarışı yaptırmak yerine, öğrencilerimize değerler eğitimi verilmeli, yarının, düzgün, işini iyi yapan, vatanını, milletini seven, kendisi ve çevresiyle barışık, sorumluluk sahibi  ”Allah'tan korkan kuldan utanan “ hekimleri, avukatları, mühendisleri, şoförleri, ustaları, aşçıları, temizlik elemanları, servis elemanları vs. yetiştirilmelidir. Aksi takdirde insani değerlerden yoksun bir doktorun da avukatın da, bilgisayar mühendisinin de vs. bu millete bir faydasının olmayacağı malumdur. Temel insani değerlerden yoksun doktor hastasını kandırabilir, maddi kazanç için gereksiz tahlil, tedavi uygulayabilir, avukat müvekkilini ayrı, karşı tarafı ayrı ve aynı anda kandırıp sömürebilir, bilgisayar mühendisi ürettiği anti virüs programlarını satabilmek için bilgisayarlarımıza virüs gönderebilir. Bu değerleri veremediğimiz aşçımızın sağlıksız ve hijyen kurallara uyulmadan ürettiği yemeklerini yemek zorunda kalacağımızı unutmamalıyız.

4.Her okulda Dyk uygulamasına son verilmeli, akademik eğitime yönlendirilen öğrenciler bölgedeki bir okulda toplanarak Dyk kursuna alınmalıdır.

5.İşlerliği olan yönlendirme sistemi kuruluncaya kadar,  adrese dayalı da olsa akademik liselerde okumak isteyen tüm öğrencilerde, ortaokul sonunda yapılan sınava katılma  ve belirlenecek asgari barajı geçmiş olmak şartı aranmalıdır.

  6.  En genel biçimde “bireylerde istendik davranışları geliştirme süreci” olarak tanımlanan eğitimin hedefi, ahlaklı, insani, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, ailesini, vatanını, milletini seven, kendisine ve çevresine faydalı, dürüst, düzgün insanlar yetiştirmek olduğu hiçbir zaman unutulmamalı, bütün çalışmalar bunun üzerine kurgulanmalıdır. Akademik eğitim alacak% 30’luk bölümün dışındaki vasat öğrencilerin meslek lisesi yerine akademik liselere devam etmesi sonucunda Anadolu lisesi, istihdam alanı olmayan fakülte veya yüksekokul mezunu, çıraklık çağını kaçırmış mutsuz, umutsuz, işsiz gençlerimiz olacağı unutulmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şeref ŞEN Arşivi