Çanakkale Ruhu, İstiklalimizin Teminatıdır!

İçinde bulunduğumuz Mart ayı, Türk tarihinde iki büyük hadiseye tanıklık eder. Bunlardan biri dünya tarihine olan tesiri yanında, hürriyet ve istiklalin, haçın karşısında vatanın, İslam dünyasının bütününün müdafaasında dönüm noktası olan 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, diğeri ise, yok olmanın eşiğinden kurtulan necip milletimize istiklalin sembolü olan Marşın 12 Mart 1921 de “İstiklal Marşı’nın”  kabulüdür…

 Çanakkale Zaferi;  Birinci Dünya Savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir iman ve kahramanlık destanıdır.

“Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

  Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!”      

Satırlarında ifadesini bulan şekli ile rezil bir istilaya uğrayarak; vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu necip milletin;

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,

Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.[2]

Satırlarında yer aldığı üzere, vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu necip milletin, döktüğü kanla, “Tevhidi” kurtardığı, “Bedrin Aslanları” mukayese edilen  bir büyük kahramanlık destanıdır Çanakkale...

Çanakkale, dağların, taşların şüheda gövdesine büründüğü diyardır.

Çanakkale, karasıyla, deniziyle bir hilal uğruna nice güneşlerin battığı yerdir.

Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden;

Şam’dan, Bağdat’tan, Filistin’den, Beyrut’tan, Kahire’den, Kosova’dan, Üsküp’ten, Saray-Bosna’dan son ehli salibin salvetini yıkmak için ölesiye kardeş olan şehitlerimizin memleketidir Çanakkale.

Dilleri, kavimleri, ırkları, beldeleri farklı ancak imanları, idealleri, azimleri, gayeleri, niyetleri, duyguları bir olan, Mehmetçiklerin bir arada can verdiği mekândır Çanakkale.

Cennetü’l-baki’ ve cennetü’l-mualla misâli, dünyanın en yüce, en ulvi, en mukaddes şehitliklerinden biridir Çanakkale.

Çanakkale savaşı, Yüce Rabbimizin (c.c.) "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın"(1) emrine uyarak, cepheye atılan kahraman askerimizin destanıdır.

Bu zafer, Hz. Peygamberin (sav) övgüsüne mazhar olmuş, necip milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.

Bu zafer, Allah’ın (c.c.) “Ey mü'minler, bir savaş birliği ile karşılaştığınızda direniniz, Allah'ı çok anınız ki, başarıya eresiniz.” (2) Şeklindeki müjdesine mazhar olan,  Mehmetçiğin cihat yolundaki azim ve gayretinin, destanlaştığı zaferdir.

Bu zafer, savaşta gözlerini kaybeden Mehmet’in komutanına verdiği cevapta; “Üzgün değilim, gözlerim görürken vazifemi yaptım, gözlerim göreceğini gördü” diyen ve Hz. Peygamber’in ““İki göz var ki ateş onlara değmeyecek; Allah’ın azabından korkarak ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyen göz.” (3) Müjdesine nail olan Mehmetlerin kazandığı zaferdir.

Bu zaferle, bir Millet esir olmaktan kurtulmuştur.

Bugün, vatan ve hürriyetimize, din ve devletimize, can ve mal güvenliğine, gönderde dalgalanan bayrağımıza ve ezanımıza sahip isek, bunu vatan uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimize ve gazilerimize borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.

Millet olarak hepimize düşen, Çanakkale’de medfun bulunan şehitlerimizin aziz ruhlarındaki muhabbet ve birlikteliği, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle yaşamaktır. Kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere; aramıza fitne, fesat ve nifak tohumu ekmek isteyenlere asla fırsat vermemektir. Bugün de aynı iman, aynı gaye, aynı azim, aynı niyet, aynı duygulara sahip çıkarak, barışı, huzuru, kardeşliği, adaleti, fazileti yeniden egemen kılmaktır.

Unutmayalım ki, millet olarak tarihten ibret alıp Çanakkale ruhunu, birlik, beraberlik ve kardeşlik şuurunu diri tuttuğumuz müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Yeter ki tefrikaya düşmeyelim.

İstiklal Şairimiz Mehmet Akif, dediği gibi;

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

Ne mutlu ki; dahili ve harici bedhahların, küresel eşkıyalarla yaptığı koalisyonuyla, tahrik, tertip ve tezgahlarına 15 Temmuz’da “DUR diyen, unutmayan bir neslin yaşadığına tanık olduk…

15 Temmuz kalkışmasında tankın önünde duvar olan Metin DOĞAN’ı, silahların önünde şehadete yürümek yönünde tereddüt duymadan gereğini yapan Ömer HALİSDEMİR’i görmek, Demet Sezen'den Safiye Bayat'a, Fatma Şahin'den Hande Fırat’a uzanan hanım efendilerin yaşadıkları kahramanlıklarıyla, Şerife bacı, Nene Hatunları aratmadıklarını fark ettik.

Bu fark edişlerimizden alınan güçle, ezberleri bozarak, islam alemine yönelen zulme dur demek için, sınır ötesinde, Afrin’de destan yazan Mehmetçiklerin etrafında bir ve bütün olan, yeni bir milletçe savaşın mana derinliğini yaşarken, Çanakkale ruhunu yaşadığımız ve yaşattığımızın farkındalığıyla yarınlara daha güvenle bakıyoruz.

            Bu duygularla, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına, 97. yıldönümünü idrak ettiğimiz İstiklal Marşının kabulü ve 103. yıldönümünü kutlayacağımız Çanakkale Zaferi münasebetiyle, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ve istiklal ve istikbal mücadelemiz sürecinde günümüze uzanan bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle, yaşayan gazilerimizi minnetle anarken, Çanakkale Zaferi’ni idrak edişimin ertesinde mübarek üç ayların başlamasının da tevafuk olduğu idrakiyle, yaşamaya başladığımız Milli ve Manevi atmosferin hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.


1- Bakara, 190.                                                                                  

2- Enfal , 45                                                                        

3- Tırmizi/Fedail’l cihad-1639-

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Metin AKGÜN Arşivi