Eğitim Sisteminin Sorunları Otokratik Liderlikle Çözülebilir mi?

Geçmişten günümüze kurumların hedeflerine ulaşmasında liderliğin çok önemli olduğu bilinmektedir. Liderlik; bir grubun ve ortak amaçların hayata geçirilmesinde anlam kazanan etkileme süreci olarak tanımlanabilir. Lider ise insanların davranışlarını kendi istediği şekilde etkileyen ve bu etkileme eylemini gerçekleştirirken yol gösteren, aydınlatan, öğreten, ileriyi gören, emir ve talimat veren, birlikte çalıştığı kimselerin istek ve ihtiyaçlarını zamanında sezen yaratıcı bir kimsedir.

Liderlikle ilgili yaklaşımları;

-Özellikler yaklaşımı,

-Davranışsal yaklaşım,

-Durumsal yaklaşım,

-Yeni yaklaşımlar, olmak üzere dört grupta toplamak mümkündür.

Bu anlamda devlet kurumları belli bir hiyerarşik işleyiş ve merkeziyetçiliğin hakim olduğu yapıdadır. Bu kurumlarda her ne kadar böylesi özellikler olsa da liderliğin ve liderin kurumların amaçlarına ulaşmasındaki rolleri yadsınamaz.

Son dönemde Milli Eğitim Bakanlığının ‘Öğretmenlik Mesleği Kanunu’, ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ ve öğretmen atamalarında ‘Mülakat’ uygulaması ile ilgili ortaya koyduğu icraatlar katılımcılıktan uzak, tarafların görüşlerini dikkate almayan ve ‘Ben yaptım, oldu!’ mantığının birer örneğini oluşturmaktadır. Literatürde bu anlayışı, ‘Otokratik liderlik’ anlayışıyla açıklamak mümkündür. Otokratik liderlik, eski olmasına karşın özellikle otoriter yönetimle yönetilen ülkelerde sıklıkla karşılaşılan bir liderlik tarzıdır. Bu tarz liderlikte yönetim ve karar alma yetkisi sadece lidere aittir. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in göreve geldiği günden bu yana Bakanlığı, otokratik liderlik tarzıyla yönettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Şöyle ki;

-Öğretmen atamalarında yaşanan belirsizliğin yaklaşık bir yıl sürmesinin ardından mülakat konusunda Sayın Tekin’in ‘Mülakat gibi mülakat!’ yapılacağını açıklaması, teorik ve pratik olarak en güvensiz yöntem olan bu yöntemde ısrar etmesi ve uygulaması,

-Müfredat değişikliği konusunda sadece iktidar blokuna yakın kurumlarla işbirliği yapıp, diğer kurumlarla iletişim kurmaması,

-Halen TBMM’de görüşülmekte olan Öğretmenlik Mesleği Kanununun ne hazırlanış aşaması, ne de Meclis sürecinde Kanun taslağının virgülünü bile değiştirmemesi,

Öğretmen atamalarında uygulanan mülakat yöntemi nedeniyle yaşanan haksızlıklar, müfredat değişikliğinin, formatörler yetiştirilmesine rağmen Eylül ayında bir hafta içinde öğretmenler tarafından içselleştirilmesinin zorluğu ve Öğretmenlik Mesleği Kanununun yüz binlerce öğretmeni mağdur edecek olması bir bütün olarak öğretmenlerin memnuniyetsizliğine ve motivasyonsuzluğuna yol açacaktır.

Kaynaklar

İsmail BAKAN . Tuba BÜYÜKBEŞE. Liderlik “Türleri” Ve “Güç Kaynakları”na İlişkin Mevcut-Gelecek Durum Karşılaştırması: Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Algılarına Dayalı Bir Alan Araştırması

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah DAMAR Arşivi