EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI MI?

Ceza infaz kurumlarımız ve Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinde çalışan ve toplumun suçtan korunmasına, suça bulaşmış şahısların infazı ve ıslahında görev alan infaz ve koruma memurları ile amirlerinin mevcut Devlet Memurları Kanunu’ndaki ‘’ hizmet sınıfı’’,  ‘’ Genel İdare Hizmetleri Sınıfı‘’ şeklinde geçmektedir. Kanunda Genel İdare Hizmetleri Sınıfı’nın tanımı ise: ‘’ Bu Kanunun kapsamına dahil kurumlarda yönetim, icra, büro ve benzeri hizmetleri gören ve bu Kanunla tespit edilen diğer sınıflara girmeyen memurlar Genel idare Hizmetleri sınıfını teşkil eder.’’ şeklindedir. Bu tanıma göre GİH sınıfına mensup olmak demek ise halkımız arasında bilinen şekliyle ‘ masa başı memuru’ olmak ile aynı anlama gelmek demektir. Mevcut Devlet Memurları Kanununda diğer devlet memurları emniyetten, istihbarata, teknik hizmetlerden, sağlığa, jandarma ve din hizmetlerine göre ifa ettiği göreve göre çeşitli özel hizmet sınıflarına göre ayrılmıştır. Ceza infaz kurumlarımızda görev yapan infaz ve koruma memurlarımız ise Genel İdare Hizmetleri Sınıfı tanımındaki ‘’ ve bu Kanunla tespit edilen diğer sınıflara girmeyen memurlar Genel idare Hizmetleri sınıfını teşkil eder. ‘’ ibaresine göre GİH  sınıfına mensup olmaktadırlar.

Sayısı yaklaşık 46 bini bulan ve eğer ilerleyen zamanlarda ‘’ Dış Güvenlik Reformu’’ gerçekleşecek olur ise sayısı tahmini olarak 80 bine yaklaşacaktır. Memurlarımızın taşradaki en yükseğine kadar Adalet Bakanlığı amirleri de düşünüldüğünde bu sayı 100 bine yaklaşabilecektir. Bu memurlar ülkemizin ceza infaz kurumlarında görevini ifa ederken infaz ve ıslah çalışmaları ile birlikte çok ciddi bir şekilde asayiş ve disiplin çalışmaları yürütmektedir. Ceza infaz kurumlarının iç güvenliği , gelmesi tahayyül edilen dış güvenlik reformu ile birlikte de ceza infaz kurumlarının dış güvenliği ve ceza infaz kurumları dışındaki faaliyetler de düşünüldüğünde yüzbinlerce hükümlü ve tutukluya ve ailelerine verilen hizmetin ve mağdurları ve halkı suçtan koruma hizmetinin önemi büyük oranda artacaktır. Buna binaen infaz ve koruma memurlarımız son zamanlarda haklı olarak ‘’ Emniyet Hizmetleri Sınıfına‘’ dahil olmak gibi bir reform talep etmektedirler lakin tam da burada bir karmaşa ortaya çıkmaktadır. Çünkü ‘’ Emniyet Hizmetleri Sınıfı’’na dahil olmak demek ‘ polis memuru olmak’ demekle eşdeğer anlam taşımak olacaktır. Ceza infaz kurumlarımızda görevini ifa eden idare memurlarımız, kurum ikinci ve birinci müdürlerimiz ise bu, adı ‘’ infaz ve koruma memuru‘’ olan Emniyet Hizmetleri Sınıfındaki memurların ‘’ Genel İdare Sınıfındaki‘’ amirleri olmak durumunda olacaklardır. Bu durum ise amirler ile memurlar arasındaki organik bağı koparacak bir durumdur. Ceza infaz kurumları müdürleri de ‘’ Emniyet Hizmetleri Sınıfı‘’na dahil olsalar, ‘’emniyet müdürü’’ gibi bir unvan kazanacaklar ve ceza infaz kurumlarında polis memurları ve polis amirleri durumuna tekabül etmiş olacaklardır. Böyle bir durumun ise dünyada örneği bir elin parmağını geçmeyecek istisnalar haricinde yoktur. Ülkemizde infaz ve koruma memurları insanına daha iyi hizmet vermek için reform talep etmektedir ancak bu reformun hangi anlamlara geleceğini daha iyi ve net şekilde tasavvur etmek yerinde olacaktır. İnfaz ve koruma memurlarımız ve amirleri polis ya da jandarma mı olmak istemektedir, hizmet verdikleri bakanlığı mı değiştirmek istemektedir, Devlet Memurları Kanununda yeni bir Hizmet Sınıfı mı tanımlanmasını istemektedir ya da reform yapacak ise devletimizin bu konudaki düşüncesi ne olacaktır sorularına cevap bulmak yerinde olacaktır. Bu sorulara cevap ararken mesleğimizle ilgili dünyadaki durumu tasavvur edecek olursak: Dünyada bizim haricimizdeki bütün ama bütün devletlerde suça bulaşmış insanların soruşturma aşamasından sonrasındaki asayiş işlerinin birçoğu ve tutukluluk ve hükümlülük halleri Adalet Bakanlıkları ve onların bu işlerinden sorumlu onlardaki polis ve jandarma karşılığındaki memurları haricindeki asayiş birimleri, yani infaz ve koruma memurları, onlardaki tanımlara göre söyleyecek olur isek ‘’ cezaevi polisleri’’, ‘’ ıslah memurları‘’, ‘’ cezaevi memurları‘’ tarafından yerine getirilmektedir. (İlgili kaynak link: http://neayakbunlar.blogspot.com.tr/2016/01/ulkemizdeki-guvenlik-teskilatlari-ile.html )Dünyadaki devletlerin bir çoğunda devlet kurumları arasında güçler dengesi mevcuttur. Buna bağlı olarak en önemli örnek ABD’dedir. ABD hem federal bir devlet olduğu için hem de güvenlik hizmetlerine ve kontrespiyonaja önem verdiği için ‘’ Adalet Bakanlığı’’ hizmeti gören kuruluşa bağlı bir kontrespiyonaj-kolluk kuvveti olan FBI teşkilatı mevcuttur. Onun haricinde ise dünyadaki diğer devletlerde de Adalet Bakanlıklarının ceza infaz kurumları ve denetimli serbestlik teşkilatlarında kolluk diyebileceğimiz asayiş görevi yapan memurlar hizmet vermektedir. Bu hizmeti veren tüm memurlar ve en üst düzeyindeki amirlere kadar ise aynı görev tanımı içerisinde aynı asayiş hizmetini vererek yeri geldiğinde farklı rütbeler altında üzerinde aynı madalya ve bröveleri taşıdıkları aynı üniformayı giyerek hizmet vermektedirler.  Muasır medeniyetler seviyesi budur!

Bütün bunlar doğrultusunda öncelikle teşkilatımızda şart olan reformun nasıl bir reform olacağının tasavvuru ve bu konudaki bilgi donanımı memurlarımız ve amirlerimiz arasında, sonra teşkilatımızın üst düzey yöneticileri arasında müzakere edilerek gerçekleşmeli, daha sonra kamuoyuna ve ülkemizin yasama kurumuna iş havale edilmelidir.

Nasıl mı?

Aslında bir çırpıda söylenebilen iş sağlığını ve ülkemizin infaz ve ıslah sistemini muasır medeniyetler seviyesine çıkarak olan reform tasavvurunun memurlar arasındaki idraki bile büyük çaba gerektiren bir süreçtir. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde tamamlanabilmesi için öncelikle her memurun mesleğinin dünyadaki karşılığını idrak etmesi, bunu en üst düzeye kadar olan amirleri ile devlet memuriyeti disiplini içerisinde müzakere etmesi gerekmektedir. Bunlar için devlet-millet-sivil toplum anlayışını bir araya getirebilmeli, derneklerimize üyeliklerde ve faaliyetlerine katılmada tereddüt etmemelidir. Dernek faaliyetleri ve bunlara yönelik eleştiriler ufak nüanslardır, bu faaliyetleri beğenmeyen memurlarımız yeni dernekler ve topluluklar da teşekkül ettirebilir. Önemli olan bu bulanıklığa sebep olan ayrıntılardan sıyrılıp sorunlarımızı net bir şekilde idrak, onları çözüme kavuşturacak birliktelik içinde mütalaa ve müzakere, son olarak da devlet-milletimizle birlikte daha ileriye gidebilmek, tekamül edebilmek adına reformdur.       

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet DAĞLI Arşivi