Eğitimin Pandemileri

Eğitimin Pandemileri
Bazı basın ve yayın kuruluşlarımızın, yine bazı öğretmen ve sendika yöneticilerinin sosyal medya üzerinden yaptıkları, temelsiz ve gerçeği yansıtmayan eleştiri ve açıklamalarını gerekçe göstererek tüm eğitim camiasını töhmet altında bırakacak yayınlar yaptığını, eğitimi adeta siyasi bir arenaya çevirme gayret ve çabalarını üzülerek müşahede etmekteyim. 

Bilindiği üzere Bilim Kurulu toplantısı sonrasında Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK,2020-2021 eğitim-öğretim yılının başlamasına ilişkin olarak yaptığı basın açıklamasında MEB Eğitim Takvimini açıklamıştır. Buna göre; 31 ağustos 2020 tarihinde okulların uzaktan eğitim yoluyla, 21 Eylülden itibaren aşamalı ve seyreltilmiş şekilde yüz yüze eğitim yoluyla, öğretmenlerimizin de seminer çalışmalarını 24-28 ağustos tarihleri arasında okullarında yapacakları belli olmuştur.

Bazı basın ve yayın kuruluşlarımızın, yine bazı öğretmen ve sendika yöneticilerinin sosyal medya üzerinden yaptıkları, temelsiz ve gerçeği yansıtmayan eleştiri ve açıklamalarını gerekçe göstererek tüm eğitim camiasını töhmet altında bırakacak yayınlar yaptığını, eğitimi adeta siyasi bir arenaya çevirme gayret ve çabalarını üzülerek müşahede etmekteyim.   

Öncelikle olarak ifade etmeliyim ki, pandemi sürecine ilişkin yasak ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla diğer kamu çalışanları gibi başta okul ve kurumlarımızda görev yapan yardımcı hizmetliler olmak üzere; okullarımızın tatil olması sebebiyle öğretmen dışındaki tüm eğitim çalışanları görevlerinin başında olmuştur.

Bu süreçte MEB talimatları çerçevesinde il ve ilçe müdürlükleri kontrollünde tüm okul ve kurumlarımız dezenfekte edilerek, yardımcı hizmetli kadrosunda görev yapan çalışanlarımızın da özverili çalışmaları neticesinde tüm okul ve kurumlarımız eğitim öğretime hazır hale getirilmiştir.  MEB bakanlık olarak pandeminin seyrine ve bilim kurulunun görüş ve önerileri doğrultusunda tüm olasılıklara düşünerek hazırlıklarını yapmış, eğitim öğretimin her şartla yapılabilmesi için gerekli alt yapı çalışmalarını, plan ve programlarını tamamlamıştır.

  TİE ile bakanlığımız arasında imzalanan protokol gereğince eğitim kurumlarımızda hijyen şartlarının geliştirilmesi, enfeksiyonların önlenmesi amacıyla kılavuzlar hazırlanması, öğrencilerimize daha sağlıklı ve güvenli ortamlarda eğitim verilebilmesi için; servis personelinden temizlik personeline, veli-öğretmen takibine varıncaya kadar yapılan yazılım çalışmaları, Teknik donanım ihtiyacı olan öğretmen ve öğrencilerimizin uzaktan eğitim ihtiyaçlarının karşılanması için il ve ilçe müdürlüğüne bağlı okullarda EBA destek noktalarının oluşturulması, okul rehber öğretmenleri tarafından salgın hastalıkla mücadele konusunda öğretmenlere ve öğrencilere verilen psiko eğitim programlarına varıncaya kadar yapılan özenli ve çok boyutlu  çalışmalar bakanlığımızın hazırlık aşamasında yaptığı çalışmalardan bazılarıdır.

Tüm bu çalışmaları görmeden birkaç ilimizde yine birkaç idareci ve öğretmenin açıklamalarından yola çıkarak okulların pis olduğu, kişisel olarak bulundurulması gereken maske, dezenfekte ve hatta imza sirkülerini imzalanması için her öğretmenin kendi üzerinde bulundurması gereken kalemin yokluğunu bile gerekçe göstererek okulların eğitim öğretime hazır olmadığını iddia ederek, adeta gözünün üstünde kaşın var anlayışıyla bakanlığı yargılamak haksızlıktır, hadsizliktir.

Eleştiri ve özeleştiri elbette demokrasinin meyveleridir, doğruyu bulmanın yöntemidir. Ancak; bir kişi ve kuruluşu eleştirmeden önce o işin aslını anlayarak yapılması gerekir. Birkaç münferit söylem ve gözlemden yola çıkarak  tüm eğitim camiasını töhmet altında bırakmak, samimi gayret ve emekleri hiçe sayılmak doğru bir yöntem değildir. Bu eleştirilerin muhataplarına sormak isterim. Seminer çalışmalarına gelen öğretmenlerin devam takip çizelgesini imzalayabilmesi için yeterli sayıda kalem olmaması bakanlığın bir hatası mı? Ya da bu eksiklik seminer çalışmalarının okulda değil de uzakta yapılması için bir gerekçe midir? Aynı şekilde kişisel olarak bulundurmamız gereken maske ve dezenfektelerin temini noktasında eğitim kurumlarımızı suçlamak ve bunu da okullarımızın eğitim öğretime hazır olmadığına bağlamak ne kadar vicdani ve gerçekçidir? Ankara, İstanbul ve Diyarbakır da birkaç okulumuzu örnek göstererek okullarımızın eğitim öğretime hazır olmadığını iddia edenlere tavsiyem diğer eğitim kurumlarımızı da gözlemledikten sonra bir eleştiri yapması yönündedir.  Mesela Ankara’nın Pursaklar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı uzak bir mahallesinde bulunan ve TSE tarafından “Temiz Okul, Sağlıklı Okul ” belgesi almayı hak eden gümüşoluk ilkokulunu ziyaret etmelerini hatta TSE belgesi almayan diğer eğitim kurumlarını da ziyaret etmelerini öneririm.  dünyayı etkisi altına alan, ekonomik ve sosyal yönden tüm devletleri ve insanlığı etkileyen bu salgın döneminde biz sivil toplum örgütlerine düşen görev çözüm önerileriyle devletimize ve kurumlarımıza katkı sunmak olmalıdır. Millet olarak topyekûn pandemi ile mücadele ederken, bizlere düşen eğitimde pandemi ile hep birlikte mücadele etmek olmalı, Eğitimde yenir bir pandemi oluşturmak olmamalı.      

 Emir KAZAK   / Liyakat-Sen Genel Başkanı  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan kamubiz.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.